İçeriğe geç

İletişimde konuşan kişiyi dinlerken nasıl davranılmalıdır ?

İletişimde Konuşan Kişiyi Dinlerken Nasıl Davranılmalıdır?

Hadi biraz cesur olalım. Dinlemek, gerçekten nasıl yapılır? Sadece gözlerimizi kişiye odaklamak mı, yoksa ondan bir şeyler almak, anlamak ve karşılık vermek mi? Eğer bu yazıyı okuyorsanız, birinin size “konuşanı dinlemenin öneminden” bahsettiği, “empati kurmak gerek” gibi cümleler duyduğunuz mutlaka olmuştur. Ama gerçekten, bunları yapıyor muyuz? Yoksa sadece “dinliyor gibi mi yapıyoruz”? Gelin, bu işi biraz sorgulayalım.

Dinlemek Neden Bu Kadar Zor?

Öncelikle, şu klasik “dinlemek kolaydır” söylemini ortadan kaldıralım. Evet, kulağımız var, sesleri duyabiliyoruz. Ama dinlemek, yalnızca sesleri almak değil, bir kişinin düşüncelerini, duygularını ve niyetlerini anlamaya çalışmak. İletişim, iki yönlü bir süreç. Yani sadece karşıdaki kişiyi dinlemekle kalmıyor, aynı zamanda kendini ifade etmenin de kritik olduğu bir alan. Ama ne yazık ki çoğumuz, bir kişinin konuşmaya başladığında, zihnimizde bir tür “ses kısıcı” açıyoruz. Özellikle bu kişinin söylediği şeyler bizi pek ilgilendirmediğinde veya o an gerçekten sabrımızın sınırlarında dolaşıyorsak, bizde böyle bir “psikolojik duvar” yükseliyor. Şimdi buna bir de sosyal medya bağımlılığı ekleyin. Herkesin her an bir şeye, bir olaya tepki vermek zorunda olduğu bu dönemde, dikkatimizi toplamak, gerçekten dinlemek giderek daha zor hale geliyor.

Ama dinlerken gerçekten bir şeyler almayı umuyorsak, ona vakit ayırmak gerekiyor. Çünkü en basit haliyle, iletişim sadece kelimelerle değil, ses tonlarıyla, beden diliyle, duygusal zeka ile de şekilleniyor. O yüzden “dinlemek” işin en basit kısmı, gerisi biraz iş, biraz da sabır.

Konuşan Kişiyi Dinlerken Nasıl Davranmalıyız?

Güçlü Yönler: Empati ve Anlayış

Bir kişinin söylediklerine odaklanmak ve onu gerçekten anlamaya çalışmak, derin bir empati gerektirir. Karşınızdaki kişi sıkıntılı bir dönemden geçiyorsa, sabırlı olmak, bazen sadece dinlemek bile yeterli olabilir. Kendinizi bir kenara koyarak, sadece o kişiye ait düşüncelere odaklanmak, iletişimi derinleştirir. Empati, bazen sözlerden çok daha fazlasını ifade eder. Yani siz, karşınızdaki kişinin verdiği tepkileri anlamaya çalışırken, onun dünya görüşünü, hayatını ve değerlerini de göz önünde bulundurursanız, daha sağlıklı bir iletişim kurabilirsiniz.

Hadi, burada itiraf edeyim: Herkesin söyledikleriyle ilgilenmek bazen sıkıcı olabilir. Özellikle de her gün yüzlerce mesaj alıp, sosyal medyada tartışmaya katılma ihtiyacı hisseden biriyseniz, “yalnızca dinlemeyi” başarmak gerçekten zor olabilir. Ama gerçekten anlamak istiyorsanız, o zaman hem duygusal zekaya hem de sabra ihtiyaç var. “Evet, ben seni dinliyorum” demek, her zaman o kadar inandırıcı olmaz. Gerçekten dinlemek ve o kişinin hissettiklerini anlamaya çalışmak, çoğu zaman kelimelerden çok daha güçlüdür.

Zayıf Yönler: İlgisizlik ve Sabırsızlık

Şimdi gelelim işin karanlık tarafına. Sadece “dinliyor gibi” yapmak, çoğumuzun en sevdiği spor olabilir. Ama gerçekten, karşımızdaki kişinin söyledikleri bizi pek ilgilendirmiyorsa, dikkatimizi dağılmak yerine doğruyu söylemek daha iyi bir seçenek olabilir. Sadece orada oturup, gözlerini izlemek, göz teması kurmak ya da birkaç kelimeyle onaylamak, gerçekten bir şeyler ifade etmiyor. “Evet, anlıyorum” demek, her zaman doğruları anlatmaz. Bazen, “gerçekten duymuyorum” demek, çok daha dürüstçe bir yaklaşım olabilir.

Bununla birlikte, günümüzdeki hızlı tempolu iletişimde insanlar sık sık hızlıca yargılama yapabiliyor. Karşınızdaki kişi bir şey anlatıyor, belki biraz karışık bir şekilde, ama siz hemen zihninizde çözüm önerisi geliştiriyorsunuz. Oysa belki bir dakika daha sabır gösterip, “o zaman bunu nasıl hissettin?” diye sormak çok daha faydalı olabilir. İnsanlar bazen sadece kendi seslerini duymak isterler; ve bunu anlamak, dinlemek demektir.

Dinlemek ve Konuşmak Arasındaki Dengeyi Bulmak

Şimdi hepimizin kafasında bir soru: Dinlerken gerçekten nasıl davranmalıyız? İşte bu sorunun cevabı herkesin içinde farklı şekillerde yankı bulur. Kimisi “sadece dinlemek, karşındaki kişinin düşüncelerine saygı göstermek” der, kimisi de “ama arada senin de bir şeyler söylemen gerek, aksi takdirde iletişim tek yönlü olur” der. Kim haklı? Bunu çözmek zor. Çünkü iletişimdeki bu dengeyi bulmak, her iki tarafın da rahat olduğu bir ortam yaratmak, aslında büyük bir beceri.

Sonuç: Dinlemenin ve Anlamanın Farkı

Dinlemek, aslında çok basit bir şey gibi görünebilir, ama gerçekte ne kadar derinleşebileceğini pek çoğumuz fark etmiyoruz. Hem karşımızdaki kişiyle hem de kendimizle daha sağlıklı bir iletişim kurabilmek için, zaman zaman gerçekten dinlemeyi tercih etmeliyiz. Ama bu demek değil ki her şeye göz yumalım, sabırlı olalım ve sadece başkalarının hislerine odaklanalım. Dinlemek, anlamak ve doğru zamanda doğru tepkiler vermek arasında bir denge kurmak, iletişimin gerçek gücünü ortaya koyar.

Şimdi size soruyorum: Sizce, dinlemek gerçekten böyle zor bir şey mi? Yoksa bu kadar takılmaya gerek var mı? Yani, bazen sadece kendi fikrimizi söylemek mi daha kolay?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

mecidiyeköy escort bonus veren siteler
Sitemap
ilbet giriş