Bir Hikâyeyle Başlayalım…
Kamışlo’nun Hikâyesi: Sınırın Sessiz Tarafında Bir Şehir
Sabahın ilk ışıkları Kamışlo’nun tozlu sokaklarına düşerken, Leyla eski bir kahvehanenin önünde oturmuş, çayının buharına bakıyordu. Onun karşısında ise Mehmet vardı — sessiz, düşünceli, yüzündeki çizgilerden yılların yükü okunuyordu. İkisi de farklı dünyaların insanıydı ama aynı sorunun etrafında dolanıyorlardı: “Kamışlo hangi ile bağlı?” Bu soru basit görünüyordu, ama onların zihninde bir coğrafya meselesinden çok daha fazlasına dönüşmüştü.
Sınırın Ötesindeki Sessizlik
Kamışlo, Suriye’nin kuzeydoğusunda, Türkiye sınırına sırtını dayamış bir şehir. Türkiye’nin Mardin iline bağlı Nusaybin ilçesinin hemen karşısında yer alıyor. Bir zamanlar tek bir toprak parçası olan bu iki şehir, şimdi tel örgüler, dikenli teller ve sessiz asker bakışlarıyla ayrılmış durumda. Yani teknik olarak Kamışlo, Suriye’nin Haseke iline bağlı. Ama ruhen, kültürel olarak, dilinde, ezgisinde hâlâ Mardin’in sıcaklığını taşır.
Mehmet, elindeki haritayı masaya yayarken, gözlerini Leyla’ya dikti. “Bak,” dedi, “coğrafya bunu söyler. Kamışlo Haseke’ye bağlıdır, sınırın diğer tarafında kalır. Burası siyaset, strateji, düzen meselesidir.” Leyla ise sessizce gülümsedi. “Senin için belki öyle,” dedi, “ama benim için Kamışlo, annemin sesidir, komşumun kahkahasıdır, çocukluğumun taş sokaklarıdır. Hangi ile bağlı olduğundan çok, hangi kalbe dokunduğu önemlidir.”
Erkeklerin Stratejisi, Kadınların Kalbi
Mehmet, her zaman çözüm odaklı bir adamdı. O, duygulardan çok haritalarla konuşurdu. Sınırlar, noktalar, devletler… her şeyin bir düzen içinde olmasına inanırdı. Leyla ise duyguların insanıydı; onun için bir yerin bağlı olduğu “il” değil, bağlı olduğu “hikâye” önemliydi.
“Harita başka şey söyler,” dedi Mehmet, “ama sınırın ötesine geçemezsin.”
“Kalp geçer,” dedi Leyla, “çünkü kalp için sınır yoktur.”
İşte Kamışlo’nun gerçeği de tam burada saklıydı: bir tarafta stratejik hesapların, diğer tarafta duyguların ülkesi. Erkeklerin çizdiği haritalar, kadınların taşıdığı anıların üzerine oturmuştu.
Bir Şehrin İki Yüzü
Kamışlo, Suriye’nin Haseke iline bağlı olmasına rağmen, Türkiye’deki Nusaybin’in ikizi gibidir. Aynı dil konuşulur, aynı türkü söylenir, aynı rüzgâr eser. Sınır yalnızca kâğıt üzerindedir. İnsanların kalbinde Kamışlo, Mardin’in bir parçası olmaya devam eder.
Leyla’nın annesi anlatırmış: “Bir zamanlar sabah ezanını Nusaybin’den duyardık. Şimdi o ses tel örgülerin ötesinde kaldı.”
Ama hiçbir sınır, o sesin yankısını silememiştir.
Kamışlo Hangi İle Bağlı?
Coğrafi olarak, Kamışlo Suriye’nin Haseke iline bağlıdır. Türkiye sınırının hemen güneyinde yer alan bu şehir, Fırat’ın doğusunda, Kürt, Arap ve Süryani halklarının bir arada yaşadığı, kültürel zenginliğiyle bilinen bir yerleşimdir. Türkiye tarafında ona en yakın yerleşim ise Mardin’in Nusaybin ilçesidir.
Yani, haritalar Haseke der; kalpler ise “Kamışlo, Mardin’in öte yakasıdır” der.
Sınırların Ötesinde Bir Bağ
Leyla ve Mehmet’in hikâyesi, aslında Kamışlo’nun kendisidir. Bir taraf akıl, diğer taraf yürek. Bir taraf sınır çizgileri, diğer taraf o çizgilerin ardındaki insan hikâyeleri.
Belki de “Kamışlo hangi ile bağlı?” sorusunun cevabı, tek bir kelimede gizlidir: bağlılık.
Bir yere değil, bir kimliğe, bir geçmişe, bir sese bağlılık…
Leyla çayını bitirip ayağa kalktı. Gözleriyle sınırın ötesine baktı. “Belki biz birbirimize ulaşamayız,” dedi, “ama rüzgâr ulaşır, ezgiler ulaşır, hikâyeler geçer.”
Ve o anda, Kamışlo bir harita üzerindeki nokta olmaktan çıktı; bir duygunun adı oldu.
Son Söz
Kamışlo, Haseke iline bağlı bir Suriye şehridir, evet. Ama onun hikâyesi, sınırların, dikenli tellerin, haritaların çok ötesindedir.
Bir tarafı stratejiyle çizer, diğer tarafı sevgiyle yaşar.
Okuyucuya düşen ise belki de sadece şu soruyu sormaktır:
Biz hangi sınırın içinde yaşıyoruz, hangisinden geçmeye cesaret ediyoruz?