İçeriğe geç

Erdoğan’dan önce hangi hükûmet vardı ?

Kelimelerin Işığında Bir Dönemin Perdesi: Erdoğan’dan Önce Hangi Hükûmet Vardı?

Kelimeler, tarihin yankılarını taşır; bazen bir ulusun hafızasını, bazen bir dönemin suskunluğunu anlatır. Her kelime bir tanıklık, her cümle bir çağın aynasıdır. Edebiyat, bu aynayı tutan en eski sanat dalıdır; çünkü o, yalnızca olayları değil, insanın içsel dönüşümünü anlatır. Türkiye’nin siyasal tarihi de bir roman gibi okunabilir: karakterleri, çatışmaları, umutları ve kırılma anlarıyla dolu uzun bir anlatıdır. Bu romanın bir bölümünde, bir dönemin kapanıp yeni bir dönemin başladığı satırlarda karşımıza çıkan soru şudur: “Erdoğan’dan önce hangi hükûmet vardı?”

Bir Hikâyenin Önceki Bölümü: 57. Hükûmet

2002 yılına gelindiğinde Türkiye, uzun bir hikâyenin bitiş sahnesindeydi. 1999’da kurulan 57. Hükûmet, Bülent Ecevit’in başbakanlığında; Devlet Bahçeli ve Mesut Yılmaz’ın yer aldığı bir koalisyondu. DSP, MHP ve ANAP’ın ortaklığıyla yürüyen bu dönem, politik anlamda bir “üçlü denge oyunu” gibiydi.

Edebî bir gözle bakıldığında bu hükümet, Türk romanlarında sıkça rastladığımız “geçiş dönemi karakterleri”ni anımsatır. Ne geçmişin alışkanlıklarından tamamen kopabilmiş, ne de geleceğin yeni sesini tam anlamıyla yakalayabilmiş bir yapısı vardı. Ecevit’in devlet adamı ciddiyetiyle Bahçeli’nin ideolojik kararlılığı, Yılmaz’ın liberal yönü aynı hikâyede buluşmuştu; ama anlatının dili çok parçalıydı.

Toplumun Romanında Kriz ve Yeniden Doğuş

2001 ekonomik krizi, bu hükümetin anlatısında bir dönüm noktasıydı. Romanlardaki felaket anları gibi, bu kriz de karakterleri sınamıştı. Güven duygusu zedelenmiş, halk yeni bir anlatıcı arayışına girmişti. Edebiyatın diliyle söylersek, Türkiye, artık “eski kahramanların” anlatısını dinlemek istemiyordu. Halk, yeni bir söylem, yeni bir ton, yeni bir umut bekliyordu.

Bu kırılma, romanın yönünü değiştirdi. Nasıl ki bir karakterin travması, hikâyeyi başka bir rotaya sürüklerse; bu ekonomik sarsıntı da Türk siyasetinde yeni bir dönemin başlangıcını hazırladı. Ve işte o sayfada, Adalet ve Kalkınma Partisi adlı yeni bir karakter, sessizce sahneye çıktı.

Yeni Bir Anlatının Başlangıcı

2002 seçimleri, tıpkı bir romanın yeni bölüm başlığı gibiydi: “Yeni Bir Türkiye.” Erdoğan henüz siyasi yasaklı olduğu için hükümeti kurma görevini Abdullah Gül üstlendi. 58. Hükûmet böyle doğdu; kısa süre sonra yasağın kalkmasıyla Erdoğan başbakanlık koltuğuna oturdu ve Türkiye anlatısında yepyeni bir üslup, yeni bir anlatıcı, yeni bir ton belirdi.

Edebiyat açısından bakıldığında, bu bir “anlatı değişimi” anıdır. Üslup değişmiştir; kelimeler farklı yankılanmaya başlamıştır. 57. Hükûmet’in dilinde bürokratik bir resmiyet, 58. Hükûmet’in dilinde ise halkın iç sesine dokunan bir doğallık vardır. Bu geçiş, romanlarda “anlatıcı değişimi” kadar köklü bir dönüştürme gücüne sahiptir.

Bir Karakterin Dönüşümü, Bir Milletin Arayışı

Ecevit dönemi, edebî anlamda “vicdanlı bir bilge karakterin” son sahneleri gibidir. Yerine gelen yeni kuşak siyasetçiler ise “aktif, dönüştürücü kahramanlar” rolündedir. Bu değişim, yalnızca politik bir olay değil, kültürel bir kırılmadır. Toplum, sessiz bir izleyiciden hikâyenin içine dahil olan bir kahramana dönüşmüştür.

Edebiyat bize şunu öğretir: Her dönemin dili vardır, her dil bir dönemi kurar. Erdoğan öncesi hükûmetin dili; hesaplı, dengeli, devlet geleneğine yaslanan bir dildi. Erdoğan’la birlikte ise dil daha sade, doğrudan ve duygusal hale geldi. Bir anlamda, şiirsel bir retorik siyasetin yeni anlatım biçimi oldu.

Sonuç: Dönemlerin Değiştiği, Anlatıların Dönüştüğü Yer

“Erdoğan’dan önce hangi hükûmet vardı?” sorusu, yalnızca bir tarih merakı değil; bir anlatının köklerine dair bir sorgulamadır. Çünkü her yeni dönem, eskisinin dilinden doğar. 57. Hükûmet’in karmaşık cümleleri, 58. Hükûmet’in net vurgularına zemin hazırlamıştır.

Bir edebiyatçının gözünden bakıldığında, Türkiye’nin siyasal tarihi bitmeyen bir roman gibidir. Her hükümet bir karakterdir; kimisi sessizce çekilir, kimisi uzun süre anlatının merkezinde kalır. Ama kelimelerin gücü hep belirleyicidir. Çünkü tarih, nihayetinde bir kelimenin yankısıdır.

Okuyuculara düşen, bu anlatının satır aralarında kendi yorumlarını bulmaktır. Sizce bir dönemin dili, halkın ruhunu nasıl şekillendirir? Yorumlarda düşüncelerinizi paylaşın; belki de bu yazı, sizin cümlenizle tamamlanacak.

Etiketler: #ErdoğanÖncesiDönem #EdebiyatVeSiyaset #TürkiyeTarihi #57Hükûmet #KelimelerinGücü

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

mecidiyeköy escort bonus veren siteler
Sitemap
prop money