İvrindi Nüfusu Kaç? Edebiyatın Dönüştürücü Gücüyle Bir Kasaba Hikayesi Kelimenin gücü, insanın hayal gücünü sınır tanımayan bir biçimde şekillendiren, duygulara dokunan ve düşünceleri derinleştiren bir büyüdür. Edebiyat, bazen tek bir cümleyle bir dünyayı dönüştürebilir, bazen de bir kasabanın geçmişini ve geleceğini iç içe geçirerek, bizleri orada yaşanan hayatlarla tanıştırır. Her kasaba, bir metin gibi okunabilir; her sokağı, her evin duvarları ve her insanı, farklı karakterlerin ve öykülerin izlerini taşıyan birer paragraftır. Bugün İvrindi’nin nüfusunu sorgularken, bu küçük kasabanın sosyal yapısının, günlük yaşamının ve kolektif belleğinin nasıl edebi bir anlatıya dönüştürülebileceğini birlikte keşfedeceğiz. İvrindi’nin Nüfusu: Bir Kasaba, Bir Hikaye İvrindi, Türkiye’nin…
Yorum BırakKategori: Makaleler
İtme Momentum Eşit Mi? Güç İlişkileri ve Toplumsal Düzen Üzerine Bir Siyaset Bilimi Analizi Güç, toplumsal yapıları inşa eder ve bir toplumun her katmanında etkisini gösterir. İktidar ilişkileri, kurumlar, ideolojiler ve vatandaşlık; bir toplumun nasıl işlediği ve bireylerin nasıl şekillendiğiyle doğrudan ilişkilidir. Bir siyaset bilimcisi olarak, bu ilişkilerin dinamiklerini sürekli olarak sorgulamak ve anlamaya çalışmak, toplumsal düzenin derinliklerine inmeye dair en önemli araçlardan biridir. “İtme momentum eşit mi?” sorusu, belki de bu bağlamda hiç beklenmedik bir sorudur. Fakat toplumsal güç ilişkileri, sıradan görünen bu tür sorularla daha net bir şekilde ortaya çıkabilir. Peki, itme ve momentum arasındaki ilişki, toplumsal ve…
Yorum BırakKaftancıoğlu Evli Mi? Antropolojik Bir Perspektiften İnceleme Bir Antropoloğun Gözünden: Kültürlerin Çeşitliliği ve Sosyal Kimlikler İnsanlar, yaşadıkları toplumların ritüelleri, normları ve sembollerinin içinde şekillenir. Bir toplumu anlamak, bireylerin kimliklerini, yaşam biçimlerini ve toplumsal rollerini anlamaktan geçer. Antropoloji, kültürlerin çeşitliliğini ve topluluk yapılarının nasıl evrildiğini merak eden bir bilim dalıdır. Her birey, doğduğu çevrenin, yetiştiği kültürün ve ait olduğu toplumun etkisi altında kendi kimliğini inşa eder. Toplumların bireylere yüklediği anlamlar, onların davranışlarını, kararlarını ve ilişkilerini doğrudan etkiler. Bugün, Kaftancıoğlu’nun evli olup olmadığına dair soruyu, bir antropologun gözünden inceleyeceğiz. Bu soruya sadece bireysel bir merak olarak yaklaşmak, onun toplumsal kimliği, kültürel kodları…
8 YorumTarla Kamulaştırma: Felsefi Bir Perspektiften İnceleme Filozoflar her zaman insanlığın en temel sorularına yönelmiş, toplumların ve bireylerin varoluşsal temellerini sorgulamışlardır. Toprak, yer ve mülkiyet, insanlık tarihinin başından bu yana tartışılan en önemli konulardan biridir. Tarla kamulaştırma, bireylerin mülk edinme hakları ile toplumun kolektif ihtiyaçları arasında denge kurmaya çalışırken, pek çok etik, epistemolojik ve ontolojik soruyu gündeme getirir. Bir tarafta bireysel mülkiyetin kutsallığı, diğer tarafta toplumsal faydanın önceliği, bizi adalet ve haklar konusunda derin bir tartışmaya davet eder. Tarla Kamulaştırma Nedir? Tarla kamulaştırma, devletin, kamu yararı doğrultusunda, özel mülkiyete sahip olan bir tarlayı ya da arazinin bir kısmını zorla satın alması…
10 YorumJeotermal Sistemlerdeki Su: Felsefi Bir Bakış Açısı Su, Her Şeyin Kaynağı mı, Yıkımı mı? Su, insanlık tarihinin en derin felsefi sorularına ilham kaynağı olmuş, hem hayatın hem de ölümün simgesi haline gelmiştir. Yüzyıllardır filozoflar, suyun doğasına ve onun evrendeki yerini anlamaya çalışmıştır. Peki, jeotermal sistemdeki su ne anlama gelir? Sadece bir enerji kaynağı mı, yoksa bizleri derin düşüncelere sürükleyen bir varlık mı? Bu soruya yanıt verirken, etik, epistemolojik ve ontolojik bakış açılarını kullanarak, suyun anlamını daha derinlemesine sorgulayacağız. Ontolojik Perspektiften Su: Varoluşunun Derinliği Ontoloji, varlık bilimidir ve varlıkların ne olduğu üzerine düşünür. Jeotermal sistemdeki su, bu bağlamda, sadece bir maddenin…
4 Yorumİran Nüfusu Kimlerden Oluşur? Edebiyatın Işığında Bir Toplumsal Portre Kelimenin Gücü ve Anlatıların Dönüştürücü Etkisi Bir edebiyatçı olarak, kelimelerin gücü üzerine düşündüğümde, her bir toplumun anlatısının bir parçası olan kelimeler, aslında o toplumun kimliğini de şekillendirir. Edebiyat, bir halkın ruhunu, tarihini ve toplumsal yapısını gözler önüne seren bir aynadır. Her bir kelime, bir halkın kültürel kimliğini yansıtan, bir tarihî kesitte donmuş bir anıdır. İran, edebiyat açısından da çok zengin bir geçmişe sahip bir ülkedir. Bu yazıda, İran nüfusunun kimlerden oluştuğunu, kelimeler ve anlatılar üzerinden çözümlemeye çalışacağım. Edebiyatın gücüne inanan biri olarak, bir toplumun nüfusunu sadece sayılarla tanımlamak eksik bir bakış…
8 Yorumİnsanoğlu Nasıl Yazılır? Siyaset Bilimi Perspektifinden Bir İnceleme Güç İlişkileri ve Toplumsal Düzen Üzerine Bir Siyaset Bilimcisinin Girişi Güç, toplumun her köşesine nüfuz eder. İnsanlık tarihinin derinliklerinden bugüne kadar, iktidar ilişkileri, kurumlar ve ideolojiler her zaman toplumsal yapıları şekillendiren temel unsurlar olmuştur. Ancak, kelimelerin gücü de bir o kadar önemlidir. “İnsanoğlu” gibi basit bir kelime, toplumsal cinsiyet, iktidar yapıları ve vatandaşlık ilişkileri gibi kavramlarla şekillenir. Bu kelimenin yazılışı, sadece dilsel bir tercih değil, aynı zamanda toplumsal bir duruşun, ideolojik bir tavrın ve iktidar ilişkilerinin yansımasıdır. Peki, “insanoğlu”nun yazılışı, modern toplumdaki güç dinamiklerini nasıl etkiler? Bu yazıda, iktidar, kurumlar, ideoloji ve…
6 YorumKatastrofik Düşünce Ne Demek? Toplumsal Cinsiyet, Çeşitlilik ve Sosyal Adalet Perspektifinden Bir Bakış Hepimiz hayatımızın bir noktasında “Ya her şey kötüye giderse?”, “Ya işler tamamen kontrolden çıkarsa?” gibi düşüncelere kapılmışızdır. Bazen bu düşünceler bir anlık korkudur, bazen de zihnimizin içinden çıkamadığı bir labirente dönüşür. İşte bu zihinsel tuzağa “katastrofik düşünce” denir. Ancak bu sadece bireysel bir mesele değildir; toplumsal cinsiyet rolleri, çeşitlilik ve sosyal adalet gibi büyük dinamikler de bu düşünce biçimini şekillendirir. Bugün, bu kavramı birlikte anlamaya, çözmeye ve dönüştürmeye çalışacağız. Katastrofik Düşünce Nedir? Zihnin En Karanlık Senaryoları Tanım: Zihinsel Felaket Senaryoları Katastrofik düşünce, olayların sonucunu gereğinden fazla abartarak…
8 YorumÖzel Güvenlik Ne Mezunu? Felsefi Bir Bakış İnsanın güvenlik arayışı, varoluşunun en eski yankılarından biridir. Filozofun gözünden bakıldığında, güvenlik yalnızca fiziksel bir korunma değil; aynı zamanda varlığın anlamını, bilginin sınırlarını ve ahlaki sorumluluğun ağırlığını içinde taşır. “Kendini korumak mı, başkasını korumak mı?” sorusu, hem etik hem de ontolojik bir düğüm oluşturur. Bu bağlamda, “Özel güvenlik ne mezunu?” sorusu da yalnızca bir meslekî yanıt değil, insanın kendi doğasıyla kurduğu ilişkiye dair derin bir sorgulamadır. Ontolojik Perspektif: Güvenliğin Varlık Alanı Ontoloji, varlığın ne olduğunu sorgular. Özel güvenlik mesleği ise doğrudan “var olanı koruma” göreviyle ilişkilidir. Bu noktada, güvenlik görevlisi yalnızca bir bina,…
Yorum BırakTürkçe Operalar Nelerdir?: İnsan Zihninin Sahnede Yankısı Bir psikolog olarak insan davranışlarını, duyguların nasıl ifade bulduğunu ve bilinçdışının sahneye nasıl taşındığını merak ederim. İnsan, iç dünyasını kelimelerle anlatmakta zorlandığında müziğe sığınır. Opera bu noktada bir terapi alanı gibidir; çünkü orada insanın ruhu, sesin ve melodinin iç içe geçtiği bir biçimde konuşur. Türkçe operalar ise bu duygusal iletişimin, kültürel hafızayla birleştiği en yoğun sanat formlarından biridir. Peki, Türkçe operalar nelerdir ve bu eserler, insan psikolojisinin hangi katmanlarına seslenir? Türkçe Operanın Doğuşu: Duyguların Kolektif Hafızası Türk operası, Cumhuriyet döneminde kültürel dönüşümün bir aracı olarak doğmuştur. Ahmet Adnan Saygun’un “Özsoy” adlı eseri, 1934…
16 Yorum